HAYAT HEP KEŞFETMEKLE DOLUUUUUU
   
  HAYATGÜLBAHÇESİ
  DEĞERLİ ŞAİRLERDEN ŞİİRLER
 





Güzel Yürek



Acı söz mü yaktı seni ferinden,
Bırak yaptığına sevinsin çirkin,
Tatlı sözler dönmez hiç seferinden,
Sen üzülme varsın sevinsin çirkin.

Beyaz melek gibi uçan da sensin,
İçinde ışığı saçan da sensin,
Sevgiye kucağı açan da sensin,
Sen üzülme varsın kar saysın çirkin,

Senin gibi dost söyle kimde var,
Adam saydıkların say ki bir duvar,
Cahil tokatla şair söz ile döver,
Sen üzülme varsın utansın çirkin.

Mutluluk saçarsın itibar diye,
Serinlik verirsin yazın kar diye,
Lafını çekersin söz yakar diye,
Sen üzülme varsın sevinsin çirkin,

Kuşlar doğru uçsun aynı sen gibi,
Sazlar türkü saçsın aynı sen gibi,
Körler gönül açsın aynı sen gibi,
Sen üzülme varsın utansın çirkin
. ...   

DOĞAN ,ZİYA ... edebiyat defteri






.
  
YETİM RECEP...

Tüttürsün ocağımızı diye,
Erken evermişti dayımı ebem…
Kesildi kurbanlar,zalim dünyaya gelince Recep,
Çok keyiflenip,pos bıyığını burmuştu dedem...

Genç gitti dayım,verem illetinden,
Kahroldu dedem,ebem,yengem,annem ve teyzem...
Pos bıyıklı dedem de gidince,
Kalakaldı Recep’le evde,tek başına ebem…

Tutamadı,öpemedi bayram sabahları babasının elini,
Oyuncak,harçlık,cici elbise,okul çantası da ne ki..!
Aldı sıcak sinesine,Recep’in yetim yüreğini ebem,
Koydu o sineye Recep,başını ve de minicik yüreğini…

Hasret yakınca ,torunu ve ebemi,
Tez aldık,soğuk yüzlü yetiştirme yurdundan Recep''i…

Soğumadan bedeni dayımın,kabirde,
Verdiler kardeşleri yengemi,mahallede dul birine…
İtildi,kakıldı hep Recep,
Uzaktan baktı çaresiz hep, yengem,
Sığındı Recep,halalarının ve ebesinin şefkatine...

Ebem,o ihtiyarlık haliyle,
Ev temizlemeye gidip,aman demedi,
Muhtaç ettirmedi Recep’i elaleme...
Büyüdü,serpildi ezilip horlanıp,
Gitti geldi askere,aslanlar gibi ve alın akıyla Recep…

Yetmedi ömrü ebemin,Recep’in mürüvvetine,
Kalakaldı Recep tek başına eski bir evde…
Umurunda mı elalemin,Recep’in hali,
Yetişti imdadına halalarının şefkatli eli,
Bulup dul bir bayan,everdiler Recep’i,
Vazgeçip mirastan,verdiler baba evini…
Akıllı çıktı yengem,çekti çevirdi,kurdu düzeni,
Sonunda buldu Recep,sıcak evi ve yemeği…

Ben, henüz çok küçüktüm Recep,
Yeni tanıyordum hayatı ve insanları,
Şimdi“abim”diyerek sarılışlarında,
Buse kondurup,o yetim yanağına,
Özür diliyorum senden,insanlık adına… YETİM ALİ.






 

Ömer Faruk Toydemir


Dağ Yüreklimmm..!

Dağ Yüreklimmmm..!

Ben seni ne çok sevdim!
Bebeğim!
Ben seni ne çok sevdim.
Biliyormusun.
Biliyormusun?
Dağ Yüreklim.
Alev kokan şiirlerde
Çocuk masumiyetindeki
Duygularını!
Ne çok sevdim biliyormusun
Bebeğimmmm.
Ben seni ne çok sevdim
Dağ Yüreklim.!
Ben seni ne çok sevdim,
Biliyormusun.
Biliyormusun?
Bebeğimmmm..
Biliyormusun
Yıldızlar bile kıskandı Aşkımızı..!
Biliyormusun Dağ Yüreklim.
Biliyormusunnnnn.
Bense sensizliği
Yudumluyorum şimdi..!
Acıların yorgun bayırında
Ben seni ne çok sevdim
Bebeğimmmm..!
Ben seni ne çok sevdim,
Dağ Yüreklim
Biliyormusun.
Biliyormusun?
Şehrin ışıklarıda karardı
Biliyormusun?
Bebeğim
Sensizliğin ikliminde
Güneş de soldu artık
Gündüzler karanlık,
Gündüzler Soğuk..!
Üşüyorum, Üşüyorum Dağ Yüreklim!
Korkuyorum Bebeğim,
Ben seni ne çok sevdim
Ben seni ne çok özledimmm,
Biliyormusun..!
Biliyormusun?
Dağ Yüreklimmm..!
Sevgilimmmmmmmmmmmm..!
Biliyormusunnnn..!
Birtanemmmmmm..!
 

Ömer Faruk Toydemir











 

 

Huzurun İlacı Ve Tek Sahibi...


Bazen esen rüzgarlar
Seni yorduğunu düşünürsün
Adım atacak mecalin kalmaz
Öylece olduğun yere çökmek
Gözlerini kapatıp
dinlemek istersin
Yorulmuş bedenin Sessizliği
İncinmiş yüreğin
Hırpalanmış ruhunla
Kalırsın olduğun yerde
Çökersin hiç düşünmeden
Dinlendirmek istersin ruhunu
Ama çok zordur…
Bazen mevsimler yetmez
Yorgunluğu sorgularsın
Huzur arayışına koyulursun
Senle beslenip büyüdüğünü
Fark edersin zaman geçmeden
Beyninde üretir
Tüm ruhuna dağıtırsın
Huzurun ilacı ve tek sahibi sensindir çünkü…
 
 
İzabel TCHAVDAROVA     antoloji.com
 
 

 











Mevlânâ

Anâsır-ı Erbaa hak zikrini eyledin
Hoş gördün vefa serdin iyi ki geliverdin
Dergahında gül ektin deste-deste derledin
Alp eren Server’ı hak velisi Mevlânâ

Yâr telinde tınladın kibir kirden pâkladın
Döndün-döndün gün gördün hak sırrıyla güldürdün
Güle kondun gül oldun gül-ü gülistanladın
Gül yolunun Server’ı hak bülbülü Mevlânâ

“Hamdım piştim yandım” Hây-Hây Hây figanlardın
Nârınla Nây harlardın yoluna deryalardın
Şırıl-şırıl salarak gönüle damlalardın
Yâr yolunun Server’ı hakkın kulu Mevlânâ

RIFAT KAYA  -ANTOLOJİ .COM









Al GELİN, Kara SEVDA

İnce sızmalarla işli sırlar kapısı
Kapıda al gelin elde düğün bohçası
Kertme nikahında böyle töre yasası
Gözlerinden sevda aktı nazlı gelinim

Ahu zar ağladı da göçtü gönlünden
Tütsü kokusunu çekti yanık mendilden
Saldı düşlerini yele duvak telinden
Dürülen evrene baktı nazlı gelinim

Zühre yıldız olup kaydı, su olup aktı
Devşirip derdini yare türküler yaktı
İsyan avazından kopan umarsız aşktı
Ahını kalbine çaktı nazlı gelinim

Arzuhali diyemedi mühürlü dili
Kader nağmesine veda imzalar eli
Gönül ankasını vurdu mükedder hali
Boynuna nikahı taktı nazlı gelinim

Kurban edasıyla çıktı töre tahtına
Cümbüşlerle sazla bindi gelin atına
Kınasını nakışladı, küsüp bahtına
Kara sevdasına yaktı nazlı gelinim
 
Mücella Pakdemir   Antoloji.com













 
   
 
GELDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol